28 Ekim 2008 Salı

Şimdilik evdeyiz... Bakalım...

Evet, söylenene göre geçici süre için açılmış bloglar. LigTV maçlarını korsan yayın yapıp izleten 60 blog yüzündenmiş bu eziyet.
Bu biraz teknik bilgi ve beceri gerektiren bir durum. Sen burayı kapatırken düşünemiyor musun ki, korsan yayın yapanı buradan yasaklarsam oradan gene yapar. Yapmak istedikten sonra yapar.
Gerçek neden bu mudur? Diğer yüzlerce hatta binlerce insanın günahı nedir? Sanki şahsi suç işlenmiş gibi şahsi bloglara girilince karşına çıkan yazı, hem de gerekçesiz vs nedir? Çok korkunç. Korku filmi gibi...
Sonumuz hayır ola demekten başka şey kalıyor mu? Umarım kalmaz... Bakalım, bekleyip göreceğiz.
Neyse, en azından şimdilik buradayız evlerimizdeyiz, kapıyı açıp girdik. Bacadan, pencereden, tünel kazarak evin altından girmeye gerek kalmadan girdik.
Ben gene de doğru yolun bulunacağını ve yanlışın düzeltileceğini, göçebeliğe zorlanmayacağımızı umuyorum...
Haydi bakalım, işimizi yapalım...

25 Ekim 2008 Cumartesi

Geçici süreliğine taşınıyorum...

Sevgili Arkadaşlar,

Geçici süreliğine yazılarımı başka bir adreste yazmaya devam edeceğim. Buraya fotoğraf ekleyememek vs kısıtlanmak, delirtiyor beni. Olacak iş değil. Açılana kadar bekleyeceğim haliyle. Açılacak, açılmak zorunda.

Ama kapıdan değil de bacadan girmek bir yere kadar yani...

Geçici olarak Not Defteri'ni http://yazinotlari.wordpress.com/ adresinden takip edebilirsiniz. Kimse de zorlanmamış olur. Değişiklik durumunda bildiririm.

Zamanında htp://nukheteveri.wordpress.com/ ve http://nukhet.wordpress.com/ diye iki adres almış ve burayı iş amaçlı kullanmış olduğumdan yukarıda verdiğim adres üçüncü adresim Wordpress'te.

Ben Blogger'ı seviyorum ve umudum en kısa zamanda bu saçmalığın düzelmesi...

Yasakçı Zihniyeti Şiddetle Kınıyorum!

Yasakçı zihniyeti şiddetle kınıyorum!

Kürke Hayır Platformundan bana gelen bir yazıyı buraya olduğu gibi alıyorum, sebebi de benim söylemek istediğim herşeyin zaten içinde olması... Sonuna kadar katılıyorum! YETER ARTIK diyorum...

Buyurun...

Bünyesinde birbirinden değerli websitelerini barındıran ve ücretsiz blog hizmeti sunan blogger.com adresi, 24 Ekim Cuma günü itibari ile mahkeme kararı ile engellenmiştir.

Binlerce kıymetli bilginin paylaşıldığı, insanların önemli anlarını not alıp başka insanlara aktardığı, fikir alış-verişinin en etkin yolu olan internet günlükleri Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesi' nin -gerekçesini bile açıklama gereği duymadığı- tek kararı ile bir anda kapatılmıştır.

Günlük yazılarını ve belki araştırmalarını sadece Blogspot veri tabanında saklayıp paylaşıma açanlar bir anda birikimlerine ulaşamaz hale getirilmiştir. Yıllardır kendi çıkarları doğrultusunda yayın yapmakta olan yayın organlarına inat, bağımsız blog siteleri içlerindeki onlarca değerli bilgi ile birlikte sansürlenmiştir!

Yüksek tahsilli bireylerini işsiz bırakan, yaşlı teyze ve amcalarına cep harçlığı - emekli maaşı veren, türcülük, ırkçılık, cinsel ayrımcılığın her köşede kendini gösterdiği ülkemizde,

İnsanların internet üzerinden "at, köpek, hayvan pornosu", "verecek hatun nasıl davranır" aramalarında cinsel tatmin bulduğu ülkemizde,

20 milyon kadının her sabah birbirinden beter TV programlarına maruz bırakıldığı, genç kız ve erkeklerin "kendini en kısa yoldan pazarlama" üzerine bilgilendirildiği ülkemizde,

Hayatımızın her noktasına sokulan, geleceğimizi karartmayı hedefleyen sansürcü anlayışı kınıyoruz! Daha özgür, daha yaşanılası bir dünya için hepimiz sesimizi Sansüre Karşı yükseltiyoruz!

Aşağıda imzası bulunan websiteleri olarak, Türkiye'deki internet sitelerinin sansüre uğramasına tepki olarak doğmuş olan www.sansuresansur.org'u ve bu konuda çalışmalar yürüten diğer birey ve inisiyatifleri destekliyoruz!

www.ozanezgiberberoglu.com

www.alternatif-istanbul.net

www.kurkehayir.gen.tr

21 Ekim 2008 Salı

Anadolu Turu Güncesi 1 / 6 - 12 (03.10 - 09.10.2008)

Artık şu Anadolu Turu Güncesini bitireyim. Ne kadar zaman oldu döneli, bir türlü yazamadım.

Yalnız, bu durumda az laf bol fotoğraf olsun diye düşündüm. İdare ediverin artık... :)))

3 Ekim günü Şanlıurfa'dan yola çıktık, Atatürk Barajı'nı ziyaret ettikten sonra Kâhta'ya geldik. Kâhta'da otele yerleşip daha sonra minibüslerle Nemrut Dağı'na çıktık, yolda Karakuş ve Cendere Köprüsü'nü de görüp, sonra da geceyi Kâhta'da geçirdik.




4 Ekim'de Kâhta'dan yola çıktık ve Kayseri üzerinden Kapadokya'ya vardık. Uzun bir yolculuk oldu haliyle. 4, 5 ve 6 Ekim'de Kapadokya'da geceledik.

5 ve 6 Ekim tam gün, 7 Ekim'de de öğlene kadar Kapadokya ziyaretlerimizi bitirdik. Göreme, Avanos, Uçhisar, Ihlara, Çavuşin, Zelve, Paşabağ vs vardı programda.



7 Ekim'de Kapadokya'dan öğlen saatlerinde çıkıp Çorum'a doğru yola koyulduk ve yolda Hattuşaş, Yazılıkaya ziyaretlerini yapıp geceyi Çorum'un güzel oteli Anitta Otel'de geçirdik.




8 Ekim'de Alacahöyük ören yerini ve müzesini ziyaret edip Ankara'ya devam ettik. Ankara'da panoramik bir turdan sonra, tabiî ki Anıtkabir'e gittik ve turistlerimi Ata'nın huzuruna çıkardım. Çok etkilendiler. O gece Ankara'da kaldık.




9 Ekim'de Ankara'da Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Ankara Kalesi, Augustus Tapınağı ziyaretleri vardı. Bunlardan sonra Esenboğa Havalimanı'ndan İstanbul'a uçtuk. Ben İstanbul'da kaldım. Turistlerim de Köln'e uçtular. Mutlu ve yorgun...

11 Ekim 2008 Cumartesi

Oradan, buradan, havadan, sudan - 11

Kendime kızıyorum zaman zaman...

Bir Anadolu Güncesi başlattım ve bitiremedim. Asıl sebebi her gittiğim yerdeki internet bağlantı sorunları idi ama başka nedenler de yok değildi; yorgun olmam, zaman zaman kendimi halsiz ya da çok yorgun hissetmem, yani belki de bir nevi tembellik hali.

Ama yarın bitireceğim Anadolu Güncesini. Ne yapalım, biraz daha az fotoğraf koyarak 12. günde kadar hepsini bir yazıya toparlarım.

Bu arada, döndüğümden beri kendimi yorgun hissediyorum, az buz değil 12 gün yollarda, yabancı insanlarla vs vs. Aslında tur dediğin en fazla 6-7 gün sürmeli ve bitmeli. İnanın 8. gün kırılma noktası; insanlar hastalanıyor, yorgunluk ve sinir hali ortaya çıkıyor. Uzun 12 gün açıkçası.

Neyse bitti, iyi de gelmedi değil bana. Hattuşa, Yazılıkaya ve hele hele Alacahöyük ne kadar özlenmiş olduklarını anlamışlardır herhalde beni görünce. :)))

Döndüm ve aslında Anadolu'da ne kadar huzur dolu olduğumu görüp, İstanbul'a ayak uydurmaktansa İstanbul bana ayak uydursa diye düşünmeden edemedim. Bir deneyeceğim. İstanbul kırmaz beni...

Dün çok yoğun bir gündü, Canavar Cafer Othello veterinere gitti, her iki haftada bir şeker ölçümü var. Gene öğleden sonraya kadar sürdü. Ben de gidip kendime bir yoğurt makinesi aldım...





Neden mi? Vegan yoğurt yapma şansım var artık. Çünkü sevgili arkadaşım Tarkan, Berlin'den gelirken bana vegan yoğurt getirmiş. Hemen ilk denemeyi yaptım. Kıvamını tutturmak için, daha doğrusu daha yoğun bir yoğurt kıvamı için agar agar gibi bir stabilizatöre ihtiyacımız var ama onsuz da güzel. Biraz ince ama nefis bir yoğurt elde ettim.



Denemeye devam edeceğim haliyle. Biraz soya sütü miktarını azaltıp, biraz da düşündüğüm farklı bir iki şeyi uygulayarak mutlaka iyi sonuç alacağımdan eminim...

Bugün iki hafta sonra çekilecek olan kısa film için çalışma yaptık. Güzeldi. Bahsederim daha sonra. Yarın turdayım, Pazar falan ama gemi var. Akşama yazarım gene bir şeyler.

Tüm bloglarımı topyekün ihmal ettiğimin farkındayım. Hepsinin acısını çıkartacağım.

Aaaa, unutmadan, bu gece hasret bitiyor, Okan Bayülgen ile discoya gidiyorum. Haydi, siz de gelin...

2 Ekim 2008 Perşembe

Anadolu Turu Güncesi 1 / 4 - 5 (01.10.2008 - 02.10.2008)

Üşendiğimden değil, dün Gaziantep'teki internet bağlantısı sorunlarından gene aksadı günce. Her neyse, en azından bugün toparlayabileceğim son iki günü.

Dün sabah Antakya'dan yola koyulduk ve Gaziantep'e geldik.

Şaşkınlıktan kalakalmışım. Bayram günü koskoca İmam Çağdaş kapalı. Hayretler içindeyim hâlâ. Kardeşim, hadi bayram seyran dedin kapadın lokantanı (ki bunu da anlamakta zorlanıyorum) baklava da mı satmayacaksın? Herkes kapısına kadar gelip kös kös geri dönüyor. Anlamak mümkün değil çok ciddiyim.

Dün o her zaman hoş bulduğum Gaziantep çok çirkin göründü gözüme, çok ölüydü.

Ama çarşının bazı bölümleri açıktı ve çok güzeldi...



Haliyle, çarşı pazar ne gezilebilindiyse gezildi ve yemek bulanlar (bulabilenler) yemek yedi ve Gaziantep Müzesi'ne gidip Zeugma Mozaikleri'ne hayran hayran baktık. Onlar ilk defa, ben bilmem kaçıncı defa...






Gaziantep'te geceledikten sonra bu sabah Urfa'ya doğru yola çıktık. Fırat Nehri'nin yanında, Birecik'te verdiğimiz moladan sonra Harran'a gittik ve Harran'ı gezdik.



Harran Evi'nde bir nevi kayıntı ve harika öğlen yemeğinden sonra Urfa'da Balıklıgöl ve çarşılar gezildi.


Ve tabiî mırra içildi...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails