24 Temmuz 2008 Perşembe

Her Perşembe böyle... (24.07.2008)

Perşembe günlerimiz Aldo Tur'un... Bu sene Costa Serena gemisinin İstanbul turlarını yapıyoruz. Gene sabah erken kalkış, kahvaltı, yıkanma, yola koyulma vs vs. Mutlaka ama mutlaka 07.00'de limanda olma... Böyledir her Perşembe günü...

Limana varırsın ve gemi belki henüz yanaşmamıştır ama bütün gün boyunca İstanbul turu esnasında her köşede karşınıza çıkacak Aldo Tur ekibi yeşil t-shirtleri ile limanda son organizasyon işlerini konuşup beni her zaman güler yüzle karışılarlar... Aslanlarım benim!

Ama öncelikle tur zarfını almak gerek. Düray zarfları dağıtır ve ne çıkarsa bahtına... Bana bugün Eresin Otel'de yemekli klasik tur çıktı, yani Hipodrom, Sultanahmet, Aya Sofya, Çarşı, Topkapı...

Düray, canım benim... Fotoğrafta gene zarfları dağıtırken, arkadaki de rehber Ziya...


Evet, turumuzu ve depar saatimizi bildiğimize göre biraz çay, kahve, sohbet iyi gider şimdi...




Kimileri böyle dışarıda oturur, kimileri içeride... Ben sevgili dostlarım Esin ve Serdar'la biraz sohbet etmeyi tercih ettim bugün.




Neyse, sonuçta tura çıktım. Hipodrom, Sultanahmet Camii ve Aya Sofya'yı gezdik... 15 dakika mola verdim. Bu arada dışarı çıktım, yani Aya Sofya'nın çıkış kapısının önüne. Bir de ne göreyim? Ferhat! Yorgun mu ne?





Valla hemen fark ediyor ve artizzzzzzzzzzzz pozlar veriyor...


Harcanıyorsun buralarda sen, harcanıyorsun... Seni Hollywood paklar ancak!


Onu orada bırakıp Aya Sofya'nın giriş kapısına gidiyorum. Elimde bir tane simit... Laf aramızda, simit Aya Sofya ziyaretinden sonra en sevdiğim önemli ayrıntııııııııııııı... Orada bakın kimler var... Aldo'nun yakışıklıları...




Ama turuncu t-shirtleriyle ortalıkta dolaşan arkadaşları da unutmamak lâzım. Kendileri gemide yaşamayı seçen, limandan limana karaya çıkan, deniz üstündeyken de bizim sevgili turistlerimizle ilgilenen değişik ülke mensubu arkadaşlarımız oluyorlar. Fotoğraftaki turuncu t-shirtlü erkek arkadaş Gustavo Brasil olup, yanındaki yeşil t-shirtlü arkadaşlar tarafından süper hızlı bir Türkçe kursuna tabi tutulmuştur. Öğrendiği her Türkçe kelimeyi çok anlamlı cümlelerde ve yerinde (!) kullanmasıyla tanınır kendileri. Biz ona kısaca Mustafa deriz...



Haydi bakalım, bu kadar şamata yeter. Şimdi ciddiyet gerek. Müşteri alışveriş yapmalı, geri kalan zamanda da isterlerse Kapalı Çarşı'yı gezerler.

Nuruosmaniye'de kimler varmış? Sinan Cafe gene rehberlerin mekânı olmuş. Müge gazete okurken, İlhami telefonla konuşuyor, Canan da etrafı seyrediyor...




Aaaa, Hereke Halı'nın önünde oturan da kim? Halıcı mı? Ay, bizim Kâmilmiş yaaaa... Kedi dostu Kâmil... Hayvansever Kâmil... Rehber Kâmil...


Artık herkes acıkmıştır... Kesin! Yemek vakti. Ben bugün grubumla Eresin Otel'de yemek yedim. Sonra da Topkapı Sarayı'nı gezdik. Biz rehberler her zamanki gibi Topkapı Konyalı'da buluştuk...


Yıldız ve Serap sohbette...

En sonunda Ebrucuğum da teşrif etti...


Ben 1 günlük İstanbul turu yerine 3 tane 16 günlük Doğu ve Gap turu almayı tercih ettiğimi söylediğimde aldığım tepkiler...


Vakit dönüş vakti... Limana dönüş...

Güzeldir Topkapı Sarayı'nın kedileri...


Limanda Düray bekler...

Koca günün yorgunluğuna rağmen gülümser...

Ve işine döner...

Kızlar, sıcak ve yorucu bir gündü... Ama bitti!


Caner rehberlerden anketleri toplar...


Düray: - Son otobüs mü o? Numarasına baksana...

Serap: - 63

Adam: - Ne diyor bunlar be? Türkçeyi de bir öğrenemedik ya uf...


İyi ki varsınız hepiniz...


Son otobüs te geldi, paletler ve tabelalar da alındı... Herkes evine gidebilir artık!


Her zaman bekleriz...

Haftaya görüşmek üzere...

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails