30 Temmuz 2008 Çarşamba

Sıradan Bir Çarşamba Günü - 2 (30.07.2008)

Geçen hafta MSC ekibinden bahsedecek zaman ve yer kalmadığı gibi, hayretler içinde hiçbirinin fotoğrafını çekmediğimi fark etmiş ve bunu bu haftaya bırakmıştım.

Adım paparazzi'ye çıktı, ama benim yüzümden ya da sayemde bir baktım ki herkes turda fotoğraf çekmeye başladı. :)))

Evet bu hafta biraz bizim MSC ekibinden bahsedelim.

Sabahın körü, limanda ileride başrol teklif etmeyi düşündüğüm ekibin beyin takımından Tolga çıkar genelde ilk karşınıza. Tolga zarfları dağıtır... Bu sabah Havva ile konuşurken 'Ya, sizin ikinizin bir fotoğrafını çekeyim' dedim... Sonuç:

Bakın bakalım arkadan kim geliyor... Roziiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii....

Yiğit bir aydır tatildeydi... Tolga abisinin yanına geldi ve ben hem fotoğrafladım hem dinledim...

Tolga - Hoşgeldin Yiğit... Neredeydin bir aydır?

Yiğit - Tatildeydim abi... Kem küm gak guk...

Tolga - Yanmışsın...

Yiğit - Abi açıldı bile rengim...

Ben - Tolga bunun tatili gelmiş, güya daha yeni döndü...

Tolga - Hadi olm sen ikile, geldiğin yere geri dön...

Bu arada beyin takımının geri kalan kısmına bir göz atalım. Ekipten sorumlu Gökhan ve şef Aybars konuşuyorlar.

Aybars - Yaz Gökhan... Müze girişleri, cami giriş, parklar... Hmmm, herşey tamam.

Gökhan - Tamam abi. Şimdi ekibi yerleştirelim. Kim nerede çalışıyor bugün bir kontrol edelim.

Aybars - Yiğit geri gelmiş. Bana rengim açıldı diye hava atıyor, Nükhet de bunu korumasına almış. Bugün Yiğit'i Nükhet'le hiç karşılaşmayacağı bir yere yolla. Mehmet de yok zaten...

Gökhan - Abi napim? Yolluyorum yolluyorum, geri geliyorlar...

Ben - Günaydın beyleeeeeeeeeeer... Bir gülümseyin fotoğrafınızı çekeyim...

Biraz da çay kahve muhabbetine takılalım. Rehberlerin arasına karışalım. A, bakın kim varmış.


Kim bu biliyor musunuz? Tamam tanıyanlar biliyor, Yasemiiiiiiiin, ne var diyorlar şimdi. Ben tanıyan tanımayan herkese söylüyorum. Beni sıkı takibe almış bir blogcu var. Meğer kendilerininmiş hanımefendinin bu blog. Siz de onu sıkı takibe alın, sayfasına sağ kolonda link verdim. Beril'in Günlüğü adı altında bir blogu var kendilerinin. :))))

Yasemin, Tülin ve Tüzin güne çay, tost ve laklakla başlamanın keyfini çıkartıyorlar. Ama sohbet güzel... Tur öncesi keyfi...


Evet, ekip hazır. Müşteriler çıkmak üzere...


Otobüsler de hazır... Tolga gemiden güncel yolcu sayılarını alıyor.

Tolga - Rehber arkadaşlar... Arabalarınızın başına...

Müşteriler gelir, otobüslerine binerler ve tur başlar. Her zamanki gibi.

Ben Hipodrom, Sultanahmet ve Aya Sofya yaptıktan sonra Çarşı'ya gitmeden önce Aya Sofya'nın kapısındaki arkadaşlara bir uğruyorum. A, doğru ya bugün ITS'in de gemisi var limanda. Bir poz lütfen...


Biraz Çarşı bölgesine bakalım, kimler var? Oooooo, Ulvi... O her zaman 1 numara... Bu arada, bakın Ulvi abinize iyi bakın. Poz dediğin böyle verilir... Arkadakilere dikiz... Optik Murat ve Ara sohbette. Bence Optik anlatıyor Ara dinliyor...


Aybars da maşallah her yerde... Ulviyle bir fotoğrafınızı çekeyim... (a, adama bak, o da çaktırmadan beni çekiyor cep telefonuyla... diyorum ya, bulaştırdım bunu herkese) Valla fark etmemişim... Bu arada, Optik'in kareye girdiğini de fark etmemişim.


E, hadi bari... Hatırları kalmasın, onları da çekeyim...

Optik - Nükhet, beni photoshopla ama, Ara kadar yakışıklı olamam çünkü...

Ben - Evet ama photoshoplasam da Ara kadar yakışıklı olamazsın...

Bu aradaaaaaaaaaa... Yakışıklı demişken... Selim... O en özel... Onun yeri farklı...


Nuruosmaniye şenlenmiş... Türker ve Ergin'e bak. Türker Ergin'i koruması altına almış...


Ergin Karakoyun ve Mansur Karakoç... Soyadlarına dikiz... Ama dikkatli olun, her ikisi de Güneydoğu'nun köklü ailelerine mensuplar... :)



Artık yemek vakti... Bugün öğle yemeği Çırağan Sarayı'nda...

Sandra tatlı ve meyve keyfinde... Tülin ve Havva sohbette...



Tolga ve Jak... Başrol oyuncu adaylarım... Tolga saraydan başka yerde yiyemez... Aşağısı kurtarmıyor... Fotoğrafı ben çektiğime ve karşısında oturduğuma göre galiba benim için de geçerli bu dediğim. Ama laf aramızda salatalar, zeytinyağlılar harikaydı bugün...

Otobüslerle geldik, tekneyle dönüyoruz... Herkes tekneye... Tolga ortalığı kontrol edip, sarayda kimsenin kalmadığından emin olduktan sonra tekneye binmek üzere sarayı terk ediyor...


20 dakikalık bir tekne yolculuğunda nasıl dağıtılır? Tolga kaptana müzik çalmakla ilgili bir laf eder, kaptan resmen abartıp müziği sonuna kadar açar ve aha buyurun... Eser dağıtır...



Evet, kıyı göründü... Ben Topkapı Sarayı'na gidiyorum... O da ne? Vaaaaaaaaaaay... Matrix Gökhan... Çok yakışıklı olmuşsun! (Gözlüğe Jak hasta oldu haberin olsun...)

Topkapı Sarayı'ndan çıkarken gördüğümüz bu manzara bana 'hadi artık eve' diyordu...


2 yorum:

Yasemin/Beril dedi ki...

Nükhet, Allah iyiliğini versin. Benim de ipliğimi pazara çıkardın valla, daha dur ben de seni afişe edeceğim, heheeeeee. Nasıl sıkı takipçinim ama...
Şaka bir yana resimler harika, o günü yaşatmışsın bize yine objektifinden. Teşekkürler...

Nükhet Everi dedi ki...

Kızım sen benimle uğraşacağına yeni yazı yaz...
Bak blogumda sağ tarafa...
:)
Canımsın

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails