12 Eylül 2008 Cuma

Oradan, buradan, havadan, sudan - 8

Çok yorgunum...

Yazacak da o kadar çok şey var ama yorgunum işte. Elim kolum tutmuyor.

Bu durumda, bari dün ve bugün çektiğim fotoğrafları koyup bir iki şey yazayım. Oradan, buradan, havadan, sudan...

Dün malûm, turdaydım. İstanbul şehir turu. Aya Sofya'da bir kedi var, inanılmaz matrak bir şey, hafif şehlâ, devamlı atraksiyon halinde. Benim turistler gördüler onu ve bayıldılar. Ben de bu sene başında çektiğim bir iki şeker fotoğrafını koyayım buraya dedim.




Dün benim grupla Çırağan Sarayı'nda yemek yedik. Saraydaki avize nedense dün gözüme bir hoş göründü. Tabiî ki, Dolmabahçe'dekinin yanında sönük kalıyor ama, ne bileyim işte, hoşuma gitti.


Ana kapıdaki çiçekler de çok hoşuma gitti. Ben fotoğraf çekerken turistlerin de dikkatini çekti çiçekler, herkes çiçeklerin fotoğrafını çekmeye başladı...




Bugün de Othello'yu veterinere rutin kontrole götürdüm. Çok bağırdı çağırdı ve strese girdi bu gidişte.




Bugün Erkan'ın cafe'nin önündeki sarman kedinin de fotoğrafını çektim. :)))





Bu arada: Bugün Yasin klinikteydi Othello'yu almaya gittiğimde. Gerçi ameliyatından bu yana konuştuk defalarca telefonla, hatta en son dün akşamüstü uzun uzun, ama çok sevindim görünce. Gayet iyi görünüyor Yasin çok şükür. Sıkılıyordur artık diye düşünüyorum. Zaten o da yavaş yavaş işe başlama kararı almış. Timur'u ve Yasin'i birarada görmek mutlu etti beni. Çok şükür...

Sevgili arkadaşım Tarkan da (Ecolife Cihangir) Yunanistan'dan döndü. Canım dostum, beni ta oralardan hem aradı hem de mesaj attı Lady için. Onu gördüğüme nasıl sevindim.

Tarkan'a sarılıp ağladım. Lady içimi acıtıyor ve bu hiç geçmeyecek.

Tarkan seyahatini anlattı. Fooğraflara hayran hayran baktım, çünkü çok görmek istediği Amorgos adasına gitmiş ve orayı pek beğenmiş, harika fotoğraflar çekmiş. Amorgos adasını ben de bilmiyorum. Bir dahaki Yunanistan seyahatimde mutlaka gitmek istiyorum. Hele Amorgos adasındaki Hora'ya da bayıldım. Amorgos sayfasından biraz inceleyin isterseniz. Ama Tarkan gerçekten harika fotoğraflar çekmiş...




Canım arkadaşım bana da harika bir hediye getirmiş Atina'dan. Bir çimlendirme kavanozu.




Kavanoz sıradan bildiğimiz cam kavanoz. Önemli olan kapağı. Kapak bendeki klasik orta boy salça kavanozlarına uydu. Kapağı süzgeç gibi, kapağın ucundaki sap da kavanozun yatay şekilde durması için özel olarak dizayn edilmiş.





İçinde kullanma kılavuzu da var. Hatta bu markanın tohumları da varmış. Neyse, ben maş fasulyesi çimlendirmeyi çok seviyorum. Hemen eve gelip ilk deneyimi maş fasulyesiyle yapma kararı aldım. Her şeyin filizlendirme süresi farklı olduğu için, kullanma kılavuzuna o konudaki bilgilere de baktım. Tarkan'ın anlattığı gibi yapacağım.

Maş fasulyesini koyup üstünü örtecek kadar su koyuyor ve kapağı kapatıyorsun.


Gece suda kalıyor fasulyeler. Ertesi sabah kavanozu çevirip suyu döküyor, kavanozun kapağını tamamen açmadan hafifçe çevirip gevşetip üstünden fasulyeleri yıkıyorsun. Sonra kapağı kapatıp kavanozu ters çevirip tüm suyu akıtıp sapın üstüne 45 derece yatırıyorsun (ki kalan tüm su damlacıkları da aksın, rutubet ve ıslaklıktan etkilenmesin). Altına bir kap konabilir. Güneş ışınlarından etkilenmeyeceği sıcak ve aydınlık bir yere konacak. Her gün bu işlem tekrarlanacak. Birkaç gün içinde kocaman filizleri olan fasulyelerim olacak.

Daha sonra mercimek ve başka başka tohumlarla da denemek istiyorum. Bakalım. Her işlemin de fotoğrafını çekip burada ve en sonunda da Vegan blogumda paylaşmak istiyorum.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails