24 Ağustos 2008 Pazar

En Beğendiğim Ressamlar - 1 (Martiros Saryan)



Düşündüm de, yarım asıra yaklaşan yaşamımda beni en çok etkileyen ressam Martiros Saryan...

Babam çok güzel resim yapardı. Ona ressam demek lâzım. Aslında iyi de bir ressamdı. Turner'i severdi... Işıklı resimleri severdi. İyi ressamlara bayılırdı. Bana İspanya'ya gittiğimde Prado Müzesi'nde gezerken hangi ressamın nesine dikkat etmem gerektiğini anlatmıştı. Şansıma o sene Turner geçici sergisi vardı. Döndüğümde ona bunu anlattığımda ağlamıştı... Prado Müzesi'ni Madrid'e her gittiğimde gezdim ama bir daha hiç geçici sergiye rastlamadım.

Gelelim Martiros Saryan'a...

Ermeni ressamlar çok iyidir. Bunu herkes bilir ve hakkını verir. Ben tüm o ressamlar içinde nedense en çok Martiros Saryan'dan etkilendim. Ermenistan'a gitmeden önce her gün saatlerce onun eserlerini inceledim. Nasıl dokunuyorlar bana, anlatamam. Resmen ruhumu yakalıyor. Sanki ruhumu, kalbimi, beynimi alıyor, soyup ayaklarıma atıyor. Ne sır kalıyor, ne giz... O kadar derine işliyor.

Martiros Saryan 1880 - 1972 yılları arasında yaşamış. 20. Yüzyıl'ın en büyük ressamlarından biri olarak kabul ediliyor.

Saryan'ın çok hoş bir sözü var: "Renk şarkı söylemeli. Her insanın içinde olan hayatın özünün algılanmasını (farkındalığını) dışa vurmalı. Renk kullanırken gördüğümü daha da abartırım ki, çalışmalarımda renkler daha da parlak olsun."

Evet, beni etkileyen öncelikle Saryan'ın kullandığı renkler. Benim renklerim. Benim bozkırlarımın renkleri. Benim içimdeki renkler. Onun resimlerine bakınca cidden kendimi çıplak, savunmasız hissediyorum.

Onun çizimi de beni kavrıyor ve içine çekiyor resmin. Kendimi oraya ait, oradaymış gibi hissediyorum...

Ermenistan'a gittiğimde Raffi'ye Saryan Müzesi'ne gitmek istediğimi söyledim. Beni kapısına kadar götürdü ve kapı açılana kadar bekledi. Beni o kadar iyi tanıyor ki, 'tek başına gez, daha iyi' dedi ve gitti. Büyülenmiş gibi gezdim müzeyi. Müzedeki hanım bana ne var ne yoksa gösterdi, hatta Saryan'ın çalışma odasını bile... Dediklerine göre, aynen bırakılmış. Özel müze zaten. Eserleri değişik müzelere dağılmış halde.





(An April Landscape 1947)




(Mount Aragats 1925)







(Apricot Tree in Blossom 1942)




(Midday Stillness 1924)






(Ararat in Spring 1945)




(The Spell of the Sun 1905)




(Ararat Valley: Picking Cotton 1949)





(Yerevan 1924)



(Wistarias 1923)



Tabiî Saryan yalnızca bunlarla sınırlı değil. Bunlar, benim en sevdiklerim, beni en çok etkileyenler. O kadar farklı çizimleri de var ki...

Müzeden çıkarken ruhumu orada bıraktığımı hatırlıyorum. Yanımda yalnızca Saryan'ın en sevdiğim eserinin posteri ve beğendiğim diğer eserlerinin kartpostalları vardı...

Şu en sevdiğim eserine yakından bakalım bence...



Daha fazla bilgi ve resim için:

Martiros Saryan's Museum http://www.saryan.am/eng/index.html

Armenia by Armsite http://www.armsite.com/

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails