20 Ağustos 2008 Çarşamba

Kızımı ziyarete gittik...



Bilenler biliyor... Benim güzel kızım Lady Macbeth'im böbrek yetmezliği teşhisi ile veterinerde Cuma gününden beri...

Strese girmemesi gerektiği için, çok hoşuma gitmese de, ziyaret etmedim özellikle. Çünkü, bir hafta orada kalması ve bir hafta sonunda tekrar kan değerlerine bakılması gerekiyormuş. Stres yasak...

Tam adamını buldular yani. Lady'nin göbek adıdır stres...




Othello evde... Ona da mama alınması gerekiyordu. Bunu bahane ederek bugün veterinere gitme planı yapıyordum birkaç gündür. Veterinerimiz Yasin hâlâ dinleniyor, mecburen, aman dinlensin de zaten... Sevgili veterinerimiz Timur abimiz yanına gitmeme, Lady'yi görmeme izin verirse görürüm, vermezse de ne yapalım, sağlık olsun diye düşünüyordum.

Lady'nin veterinerde olduğu her gün telefonla 2-3 kez arayıp nasıl olduğunu soruyordum. İlk gün hemen mamaya saldırmış, ama daha sonra az ve isteksiz yemeğe başlamış. Veterinerimiz Yasin'in kardeşi Fatih de orada çalışıyor ve Lady Fatih'i çok sever. Fatih sabah erken gelip Lady'yi sevip mamasını yediriyormuş. Fatih sevmezse mama da yemiyormuş. Bazen zorla yedirmek zorunda kalıyorlarmış.

Tipik Lady Macbeth tavrı... Neyse, bugün yarım gün turum vardı. Turdan sonra Lady'yi görmeye gitmeye karar vermiştim. Yudum'un da yarım gün turu vardı. Tur bitiminde limanda karşılaştık. Saat 13.15 civarıydı ve Yudum'un ada vapuru saat 15.00'te idi. Ne yapacağını düşünürken, benimle birlikte kızımı ziyarete gelmeye karar verdi. Yasin'in kliniği Yudum'a da yabancı değil. Yeri de yakın. Arabaya bindik, gittik. Timur yanına girebileceğimi söyledi.



Lady günlerdir el üstünde tutulup ağırlanıyor hanımefendi klinikte. Gerçi her hayvancık öyle orada. Hepsine çok iyi ve çok güzel bakılır her zaman. Lady üst kattaki şu meşhur büyük yoğun bakım ünitesinde kalıyor. Othello da şeker hastalığı ortaya çıktığında o ünitede kalmış ve bayağı eğlenmişti. Tabiî Othello, Lady ile kıyaslandığında iri yarı bir hayvan o sebeple her gün serbest bırakılıyordu klinikte. Beyefendi de geziyordu merdivenlerden aşağıya inip ortalığı kolaçan ediyor, veteriner odasını teftiş ediyor falan filan.

Lady pek o kadar hareketli değildir. Günde 1-2 saat serbest bırakıyorlarmış ama fazla uzaklaşmıyormuş. En fazla ameliyat odasının yakınına gidip oradaki kediciklere uzaktan 'fıh'lıyormuş... Uzaktan 'fıh' demek ne demekse???

Neyse, Yudum ablamız ve ben yukarı kata çıktık. Kızım gayet iyi durumda. Çok şükür kötü değil. (Nazar değmesin! Şeytan kulağına kurşun vs vs.) Aman Yudum'a bir iltifat, bir iltifat. Kendini bir sevdirdi, bir sevdirdi. Konuştu da konuştu Yudum'la. Ne anlattıysa artık. Yudum'u koklayıp durdu. Kesin Yudum'un yakışıklı kedisi Wahit'in kokusunu almıştır o...



Bana da sevdirdi kendini kızım. Ona, onu orada bırakmadığımı, iyileşeceğini ve eve geleceğini anlattım.



Kucağımıza aldık, sevdik, öptük, kokladık, fotoğraflarını çektik.



Timur abimiz geldi. Cuma günü kan alacağını, yani en son kan aldığımız günden tam bir hafta sonra, tabloya göre eve döneceğini ve gene tabloya göre nasıl bir tedavi uygulanacağını söyledi.

Lady çok garip ve enteresan bir kedidir. Yasin senelerdir onun literatüre bile geçmemiş garip sorunlarıyla uğraştı durdu sağolsun. Timur da farkında bunun. Lady'nin halinden durumunu anlamak mümkün değil, yalnızca kötü olmadığı belli oluyor dedi. Yani Lady kendini iyi hissedince, hoplayıp zıplayan bir kedicik olmadı hiç.

Lady'yi öpüp koklayıp ayrıldık yanından. Ben mama aldım. Yudum kedisi için çok hoş mor bir tasma aldı. Sonra sevgili arkadaşım Tarkan'ın Yasin'in kliniğine çok yakın olan, bizim İstanbul Rehberler Odası'na da 20 adım uzaklıktaki, Alman Hastanesi'nin yanındaki Ecolife adlı dükkânına gidip alışveriş yaptık. Ben vegan vejetaryen olduğum için, Vegan blogumu okuyanlar bilir, oradan alışveriş ederim. Soya sütü ve Morinu Tofu aldım. Yudum da soya sütü, tofu, stevia şekeri, sabun ve daha bir sürü malzeme aldı.

Daha sonra Yudum'u Kabataş vapur iskelesine bırakıp eve döndüm...

Teşekkürler Yudum, bugün yanımda olduğun için. Seni çok seviyorum. Sana hep diyorum ya, sen benim içimi açan, ferahlatan, beni mutlu eden çok sevgili bir dostumsun... İyi ki varsın!


Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails